21 Nisan 2014 Pazartesi

Incarceron (Incarceron, #1)

                                       BU HAPİSHANE CANLI! 
Bir hapishane hayal edin: Öyle büyük ki içinde hücreler ve koridorlar, ormanlar, şehirler ve denizler var.



Incarceron... Kitabın arka kapağındaki "Hem ürkütücü hem çok çekici ve bağımlılık yaratacak yeni bir serinin başlangıcı" övgüsünü fazlasıyla hak eden inanılmaz kurgu. Az önce kitabı bitirdim ve bitirdiğimde "vayy be" dedim. Kurguya, hikayeye, Catherine Fisher'ın yaratıcılığına hayran oldum.

Kitabı okumaya başladığımda şu notu almıştım: Incarceron ( nasıl okunduğunu hala çözemedim, inkarseron? :D) ilk sayfalarda bana fazlasıyla Suzanne Collins'in Gregor serisini hatırlattı, umarım onun kadar harika bir kitap tutuyorumdur elimde. 

Gerçekten de onun kadar nefis bir kitap okuyormuşum, baştan sona inanılmaz etkileyici bir kitaptı. Hele son yüz sayfaya girdiğimde yerimde duramadım okurken. Ben mi çok etkileniyorum bilmiyorum ama harbiden nefes kesiciydi :D

(Bu arada büyük bir parantez açayım, kitap bana bir başka kitabı hatırlatınca hemen yazılma zamanlarına baktım. Zekasına ve yaratıclığına aşık olduğum bir başka yazar Collins beş kitaplık Gregor serisini 2003-2007 yılları arasında yazmış. Fisher'ın Incarceron'unun da yayın yılı 2007. Esinlenme var mı, bilemiyorum. İstediğiniz gibi yorumlayabilirsiniz. Aslında bununla çok da ilgilenmiyorum, fikir nereden çıktıysa çıktı, ben keyifli okumama bakarım :D)

Kurgu müthiş, yaratıcılık tavan ama ufak tefek eleştirilerim de var kitaba dair. Yazarın bazı şeyleri net olarak açıklamadığını düşünüyorum (ikinci kitaba mı sakladı acaba?). Kitapta sık sık geçen 'dönem', 'protokol', 'ışıkyanması' (sanırım bu gündoğumu :D) 'Sapientler' gibi kavramlar havada kalmış, açıkçası tam olarak neyi ifade ediyorlar anlayamadım.

Ah, bir de kitabın ortalarında hikayenin kilit noktalarından birini tahmin ettim. Ama yine de heyecanla okumaya devam ettim orası ayrı. 

Methiyelerim yazmakla bitmez. Incarceron kitaplığımın başköşesine, hayatımda okuduğum en güzel kitaplarda da top5'e kesinlikle oturdu. Kitaba 10 üzerinden 9,5 veriyorum (yarım puan tahmin edilebilir kısımdan ve havada kalan hikayeye özgü terimlerden gitti :D). Eğer benim gibi bilimkurgu hastasıysanız bir an önce alın, okuyun, okutun :D

Şimdi ilk işim serinin ikinci kitabı Sapphique'e başlamak ve Catherine Fisher'ın bu seri dışında yazdığı herhangi bir şey var mı araştırmak olacak. 

Herkse keyifli okumalar...
  






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder